Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Öne Çıkan Yayın

Başlık Girilmedi.

 B.
En son yayınlar

Maymun Hiyerarşisi

Bir maymunun hiyerarşisi ile insan hiyerarşisi arasındaki fark nedir? Maymunlar için üstün olmak, fiziksel olarak diğerlerinden daha üstün olan ve daha zeki olanın hiyerarşide daha üstte olmasıdır. Zira maymun, içgüdüleri tarafından yönetilir; kendi hayatına anlam yükleyebilecek bir benliğe sahip değildir. Maymun, daha fazla dişiyle çiftleşip daha iyi bitkiler yediğinde, hayat amacını diğer maymunlara göre daha üstün olarak yaşar. Burada insanların hiyerarşisi farklıdır. İnsan, bilinç sahibi ve iradeli bir varlıktır. İnsanlar üstün olduğu için başkasının kafasına taşla vurup onun bütün değerine sahip olma devri bitmiştir. Zaten insan toplumunda bu tür davranışlar “ahlaksız” olarak tanımlanmış ve bunun temeli dinlerdir. İnsanlıkta hiyerarşide yükselmenin en önemli katmanı zekâdır. Üsttekiler, zekâsı düşük olanları kontrol etmek için bazı yapay kurallar koyar. Maymunlarda ahlak kavramının olmama sebebi, maymunlara bir din ve ahlak kuralları gönderilmediği için değil, henüz kendilerine y...

(7)

Zira bu insanlar daima çalışmak, tüketmek, maç izlemek, ertesi gün o maç hakkında konuşmak, elindeki cep telefonunun sadece bir yeni özellik taşıyan bir üst modelini satın almak gibi işlerle meşgullerdir. Bu sistemi, sabahtan akşama kadar çalışıp elektrik faturasını ödemek zorunda olan ve kendini özgür zanneden kravatlı kölelere anlatamazsınız. Veya onlara, dünyayı bir avuç adamın parmağında oynattığını da anlatamazsınız. Size tepeden bakarlar. Bunu onlara anlattığınızda sizi pek ciddiye almazlar. Zira bilinçaltlarında şu düşünceler vardır:"Ne yani, böyle önemli bir şey var ve benim bundan haberim yok öyle mi? Böyle bir şey olsaydı, elbette haberimiz olurdu ve insanlar buna karşı bir şey yapardı. Hıh, salak şey." Zira kendisi, diplomalı, maaşlı bir işi olan, bu hayatta çok şeyler görüp geçirmiş olgun bir insandır. Bu tür masalları sizin gibi bir denyodan öğrenecek hali yoktur Yazar: Michael Sikkofield

(5)

  Zira kumarhanelerde pencere ve saat bulunmaz. Zamanın nasıl geçtiğini bilmemelisin, etrafında neler olduğunu merak etmemelisin. Dışarıda koca bir dünya olduğunun farkına varmamalısın.

(4)

 Gazetelerde en çok okunan sayfalar neden magazin ve spor sayfalarıdır? Gazeteler neden tuhaf cinayet haberleriyle doludur? Gazetelerde ve televizyon kanallarında neden sürekli ünlü insanların geçen gün ne yaptıkları ve ne söyledikleri anlatılır? Televizyon kanalları neden gündüzleri birbirini aldatan insanların trajik hayat hikayeleriyle doludur? Televizyon kanalları neden akşamları entrika ve aşk temalı dizilerle veya tuhaf yarışma programlarıyla doludur? Yazar: Michael Sikkofield

İsimsiz (3)

İnsanlar çoğu zaman kendi yaşadıklarını veya etrafında yaşananları bütünsel olarak değerlendirmezler. İnsanlar böcek gibidir. Bir böceğe anılarını sorabilmek şansımız olsaydı, bize muhtemelen karşılaştığı ekmek kırıntılarını, kendisini yemeye çalışan koca bir kakalağı veya üstüne basmaya çalışan dev bir ayağı tarif edecekti. Zira böceğin hayatındaki en büyük hadiseler ancak bunlardır. Aynı şekilde insanların büyük çoğunluğunun hayatındaki en önemli olaylar; bir kadın/erkek tarafından aldatılmak, işten çıkarılmak, tuttuğu takımın kupa kaldırması, izledikleri dizide iffetsizlik yapan bir kadının kendi üzerlerindeki etkisi gibi zırvalardan oluşabiliyor. Yazar: Michael Sikkofield

İsimsiz (2)

Aptal değiller fakat o kadar aşağılık ve sinsi ki, bu adamlar siyasi, dini ve kültürel hiçbir gelişmeyi kaçırmıyorlar. Dünyadaki pek çok siyasi ve kültürel akımın, dini eylemin tetikleyicisi zaten bu insanlar. Fakat bizzat organizatörü olmadıkları, kendi istekleri dışında başlayan akımları ve olayları bile sahip oldukları sermaye ve güç sayesinde kendi lehlerine çevirmeyi çoğu zaman başarıyorlar. Yenilmez değiller fakat petek dokuyan bir arı, ağ ören bir örümcek kadar hassas çalışıyorlar ve bu sayede başarı yüzdeleri oldukça yüksek oranlara varıyor. Üstelik insanların birçoğu onların varlığını bilmiyor ya da buna inanmak istemiyor. Bunu ise medya neferi olarak şöyle izah etmeye çalışayım: Yazar: Michael Sikkofield

İsimsiz site test yazısı

"Şimdi nasıl olur da benden sizi sevmemi isteyebiliyorsunuz?" "İnsanlar neden Tanrıya inanır biliyor musun Can?" "Birçok sebebi olabilir." "Hayır. Tek bir sebepten dolayı inanırlar. Başka çareleri olmadığı için." Yıllar önce babamı kaybettiğimde Tanrıya inanmaktan başka bir çaremin olmadığını anımsadım. Tanrı gerçekten de var olmak zorundaydı. Var olmak zorundaydı çünkü babama hakkını teslim etmek zorundaydı. Tanrının var olmamak gibi bir lüksü yoktu. Ona inanmaktan başka çarem yoktu. Bir süre boş boş abajüre baktım. Işığı gözlerimi aldı. Sonra adamın suratına baktım. Suratını tam olarak göremesem de, gözlerine bakarak konuşmaya çalıştım. "Sizi sevmekten başka çarem yok mu yani?" "Sence?" "İyi de bu bir yapay sevgi." "Tıpkı Tanrı gibi. Biz de bizi hangi yolla sevdiğine önem veremeyiz Can. Bizi sevmek için vesilenin ne olduğu önemli değildir." "Herkesin sizi sevmesini mi istiyorsunuz?" ...